takyon

takyon
sen hala o çocuksun
bir köpeğin kılcal damarlarında
elinin üzerindeki yapışlanlarla
buraya kadar geldin

ağdalı sözcüklerinle epilasyona yenildin
makinalar gibi oynaşacaktın kımıl kımıl
evrenin üzerine çökecektin güya
takyon gibi silip süpürecektin
şimdi göz kapaklarını tut

isimsiz şiirler yazıp yerlere atacaktın
rüzgar konuşmayı senden öğrenecekti

takyon
sen hala o çocuksun
klişe bir radyonun içinden çıkan o uğultusun
kimi zaman berlin’de bir otelde
kimi zaman beyninin bir köşesinde

iki defa

kocaman hücrelere kapılardan girilir
zil çaldı sandım uykumdan uyandım
iki defa
evet

bunalmak ve bunamak

keşkelerden sonra eleştiriler
bu kadar ağırlık bir hiç
yine yaptım aynı şeyi
bunaldım

kendime başlamak farz oldu demiştim
kendimden kalanlara tahammül edemedim
yine yaptım aynı şeyi
bunadım

sıkı 1

beynim dolu
içim sıkı

süt mısırı

elimde süt mısırı kokusu
ıslak çim kokusuyla gelen anılar

simülasyon 1

evin içindeki sıradan bir an gibiyim
gereksiz bir huzur var içimde
karanlıktan beslenen bu evrende
geriye kalan her şey gibi
sıradan bir an gibiyim

günah 132 civarı

darıldım
en çok kendime
vıcık vıcık şu halime
kaçtım
içimi kemiren dünyadan
günahlarla dolu odama